Şrift ölçüsü:
A+
A
A-
25 Auğustos 2015

ünlü hekim ve kimyacı Zekeriya Razi

Bugün 27 Ağustos, kameri 3. Yüzyılda yaşayan İranlı ünlü hekim ve kimya bilgini Muhammed Bin Zekeriya Razi'nin valedeti yıldönümü. Razi kameri 251 yılında ve Samanilerin iktidar yıllarında ve Avrupa ortaçağ döneminin cahilliği içinde kıvrandığı bir sırada İran'ın Rey kentinde dünyaya geldi. Bu kentin medeniyet mazisi milattan 3 bin yıl öncesine dayanır. Bilim tarihi babası olarak anılan George Sarton'un belirttiğine göre, Razi ortaçağ yıllarında İslam aleminin en büyük hekimiydi. Bilim tarihi bilginlerinden Julius Ruska da Razi'den kimya biliminin babası ve bu bilim dalında yeni bir akımın başı olarak söz etmiştir.


Razi çocukluk çağından itibaren bilim öğrenmede güçlü bir beyin ve hafızaya sahip olduğunu ortaya koydu. Kendisi Calinus üzerine bazı şüpheler adlı eserinde şöyle yazıyor: Gençlik çağında deney yapmaya çok meraklıydım. Nitekim Razi'nin bu merakı onu kimya bilimine yöneltti ve böylece ucuz metalleri altın gibi değerli metallere dönüştüren bir madde keşfetmek istedi. Ancak kimyasal maddelerle çalıştığı sırada ateşe yaklaşması yüzünden gözleri zarar gördü. Razi gözlerini tedavi etmek üzere bir hekime baş vurdu. O günlerde tedavisinin bedeli 500 dinar oldu ki o dönemde önemli bir paraydı. Razi tedavi bedelini öderken kendi kendine asıl kimya bu olduğunu ve kendisi boş yere uğraştığını söyledi.


Bu gelişmenin üzerine Razi kimya bilimini bıraktı ve tıp bilimine başladı. Razi amacına ulaşmak için büyük emek harcadı. Bir hemşerisinin anlattığına göre Razi hiç bir zaman kağıt ve kalemi bırakmadı ve sürekli yazmakla meşguldü. Razi kitap okurken lambasını duvarın üzerine yerleştirir ve kitabını da o duvara dayar ve böylece okumaya devam eder ki eğer uyuya kalır ve kitap elinden düşerse uyansın ve okumaya devam etsin.
Daha sonra Razi bilimini geliştirmek için Bağdat'a gitti, çünkü o dönemde Bağdat'ta bir çok hastane vardı ve tıp bilimini öğrenen öğrenciler burada bilimlerini pratikte geliştirebiliyordu. Öte yandan halife de hekimlere ve ilaç hazırlayan kesimlere önemli miktarda mali yardımda bulunuyordu.


Razi oldukça çalışkan bir bilim adamı ve araştırmacıydı. Razi felsefi siyer adlı eserinde kendisini şöyle vasfediyor: Benim bilim öğrenmede çabam ve çalışkanlığım o kadar fazlaydı ki 20 bin sayfa yazı yazdım ve ömrümün 15 yılını gece gündüz Came-i Kebir'i telif etme uğruna harcadım ve bu yüzden görme yeteneğim zayıfladı ve elimin kasları gevşedi ve beni yazmaktan mahrum bıraktı. Buna karşın bilim öğrenmekten el çekmedim ve sürekli onun bunun yardımıyla okuyorum ve onların eliyle yazı yazıyorum.
Razı çok kısa bir sürede evrensel üne kavuştu, öyle ki hükümdarlar ve padişahlar onu davet ediyordu. Razi de onların davetini kabul ediyor ve arada bir onların adına risale ve kitap yazıyordu. Örneğin Razi Samani kralı Ebu Salih Mansur Bin İshak Samani'nin daveti üzerine doğduğu Rey kentine geri dönüp kentin hastanesinin başkanlık görevini kabul ettiğinde Mansuri Tıbbı adlı eseri onun adına yazdı. Bu eser Avrupa'da tıp alanında en ünlü eserlerinden biri oldu.


Razi büyükler ve hükümdarlarla yakın ilişkilerine rağmen sıradan insanlarla da oldukça sıcak ve samimi ilişkisi vardı. Razi yoksullara karşı oldukça cömert ve şefkatliydi. İbni Nedim El-fihrist adlı eserinde şöyle yazıyor: Razi tüm insanlara ve özellikle fakirlere ve hastalara karşı mihribandı. Razi yoksul hastalarını ziyarete gider ve onları büyük paralar bırakırdı.
Razi Hastanenin sıfatları adlı bir eserinde şöyle yazıyor: Herkes hekim olmayı hak etmiyor ve hekimin özel sıfatları ve özellikleri olması gerekiyor.
Razi az bilgilerine karşın kendilerini tabip ve hekim sayanlara ve hatta tedavi işine karışan hasta yakınlarına şiddetle karşı çıkıyordu. Razi ayrıca ilaçta israfı caiz görmüyor ve mümkün mertebe hastalarına ilaç tavsiye etmekten kaçınıyordu. Razi mecbur kaldığı yerde ilk merhalede hastasını çok basit ilaçlarla tedavi etmeye çalışıyor ve ancak sonuç almadığı takdirde kompleks ilaçları kullanıyordu. Razi şöyle diyordu: Ne zaman tabip hastalığı yiyeceklerle tedavi ederse başarılı olmuştur.


Öte yandan Razi oldukça yenilikçi bir bilgindi ve başkalarını körü körüne izlemeyi reva görmüyordu. Razi tıp biliminden daha fazla yararlanabilmek için sürekli yeni yöntemleri geliştirme peşindeydi. Razi hastanede talebeleri ve talebelerinin talebeleri çevresini sardığı sırada işlerini yapıyordu. Hastaneye gelen her hasta ilkin talebelerinin talebeleri tarafından muayene ediliyor ve hastalığı tedavi edemedikleri takdirde bu kez konu Razi'nin esas talebelerine havale ediliyordu. Eğer Razi'nin talebeleri de hastalığı teşhis edemezse bu kez Razi'nin kendisi müdahale ediyordu. Hekimleri bu şekilde organize etmek Razi'nin mirasıdır ve günümüzde hala dünyanın bir çok hastanesinde bu sistem uygulanmaktadır.


Razi'nin çalıştığı yıllarda ölü insan vücudunun üzerinde çalışmak, yani kadavra bilimi yaygın değildi ve bu amel esasen çirkin ve dini öğretilerine aykırı bir amel olarak biliniyordu. Ancak Razi kitaplarında ve özellikle Mansuri Tıp adlı eserinde insan kemikleri, kasları, beyni, gözü, kulağı, akciğeri, kalbi, midesi, safra kesesi ve diğer organlarından söz etmiş ve omurga kemiğinin yapısını ve deliklerini ve diğer detaylarını en iyi şekilde anlatmıştır.
Razi kafa ve boyunda sinir sistemini tespit eden ve hakkında açıklama yapan ilk hekimdir. Razi ayrıca kendi çağında beslenme bilimi ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine vurgu yapan seyrek bilginlerden biridir. Razi yemeklerin yararları ve zararları adlı bir kitap yazmıştır ki gıda ve beslenme hakkında mükemmel bir eser sayılır. Bu kitap bir kaç bölümde hazırlanmıştır. Razi bu eserinde besin maddelerinin özelliklerini, iştahsızlığın sebeplerini, yemeklerin sindirilmesi, spor, iyi besinler ve çeşitli diyetleri anlatmıştır.


Razi kimyagerliği kimya bilimine dönüştürme sürecini başlatan ilk bilim adamıydı. Gerçekte kimya biliminde araştırma yönteminin temeli Razi tarafından atıldığından onu kimya biliminin babası ve kurucusu nitelemek mümkün.
Razi hakkında araştırma yapan Alman kimya bilgini Julius Ruska şöyle diyor: Razi ilk kez kimya biliminde yeni bir ekol yarattı ki buna tecrübi ve ilmi kimya bilimi diyebiliriz.
Razi sülfürik Asit ve Alkol gibi iki önemli maddeyi keşfetti. Bundan başka Razi bakırla sirkeyi birleştirerek bakır asetatı üretmeyi ve dezenfekte etme işinde kullanmayı başardı.


Razi bir çok doğa bilimi ve doğa ötesi bilimlerde bilge biriydi ve bu bilimler hakkında kitaplar yazdı. Razi'nin eserlerinden ilk listeyi yine kendisi hazırladı ve İbni Nedim de kameri 4. Yüzyılda yazdığı El-fihrist adlı eserinde bu listeyi getirdi.
Ebu Reyhan Biruni de Razi'nin eserleri hakkında bir kitap yazdı ve Paul Kraus da bu yazıyı Ebu Reyhan'ın Muhammed Bin Zekeriya Razi'nin eserler listesi ile ilgili risalesi başlığı altında yayınladı. Bu risaleye göre Razi çeşitli tıp, doğa, mantık, matematik, nücum, tefsir alanlarında ve başkalarının felsefe ve tıpla ilgili eserlerinin özeti alanında toplam 184 kitap yazmıştır.


Razi'nin en ünlü eserlerinden biri Havi veya Came-i Kebir adları ile anılan eseridir. Havi, Razi'den önceki hekimlerin görüşlerinin yer aldığı en büyük tıp ansiklopedisidir. Razi bu eserinde eski hekimlerin görüşlerini hiç değiştirmeden olduğu gibi getirmiş ve her konunun kaynağını da belirtmiştir. Bu kitap 1297 yılında Latinceye çevrildi.
Mansuri Tıbbi, Razi'nin bir başka eseridir. Bu kitap Havi'den sonra Razi'nin tıp alanında yazdığı en önemli eseri sayılır. Razi bu kitapta tıp biliminin temel kavramlarını on makalede anlatıyor. Kitabın dokuzuncu makalesi "baştan ayak ucuna kadar tüm hastalıkların tedavisi hakkında" başlığını taşıyor. Bu makale ayrı olarak Avrupa'da yayınlandı ve 15. Yüzyıla kadar Avrupa'nın tıp üniversitelerinde ders müfredatının bir parçası olarak okutuldu.


Razi ömrünün son yıllarını doğduğu Rey kentinde geçirdi ve bir çok talebeyi yetiştirerek her birini seçkin bir hekim yaptı. Aynı yıllarda Razi'nin gözleri karasu getirdi ve Teberistan'dan bir talebesi onu tedavi etmek için Rey'e geldi ve üstadından tedavi edilmesine izin vermesini istedi. Ancak Razi bu iş onun acılarını arttıracağını, çünkü ölümü yaklaştığını ve yeniden görme yeteneğini kazanmak için kendine acı vermesini reva görmediğini söyledi ve böyle de yaptı.
Muhammed Bin Zekeriya Razi kameri 313 yılında doğduğu Rey kentinde fani dünyaya gözlerini yumdu.

1777 بازدید
در حال ارسال اطلاعات...