İmam Hamanei, bu gün ikindi saatlerinde Harem-i Muttahhar-i Razevi’de Nevroz konuşmasını yapmak için İmam Rıza’nın (a) coşku dolu ziyaretçi kitlesiyle buluştu.
İmam Hamanei’nin coşkulu kitleye hitaben yaptığı konuşmanın anabaşlıkları:
Geride bıraktığımız 95 yılında İran milleti, ülkenin ekonomik sorunlarına rağmen iki açıdan güzel parladı; birincisi, inkılabın ve İslami düzenin değerlerine bağlılığı bakımından iyi parladı, bunu 22 Behmen yürüşüne coşkulu katılımlarıyla gösterdiler. İnkılabı ilgilendiren konular hususundaki etkinliklere halkın ilgisi, İran milletinin inkılaba karşı bağlılığının, heycan ve coşkusunun göstergesiydi.
İkincisi, imani ve dini meselelere karşı duyarlı ve bağlı olunması açısından güzel parladı. Bu yıl Ramazan ayında, Muharrem ve Defer aylarında ve diğer dini merasimlerle ilgili olarak ülkenin her yerinden sunulan güvenilir rapora göre, halkın imani konulara gösterdiği ilgi, coşku ve katılım her zamankinden daha fazla olmuştur.
22 Behmen yürüşü siyasi bir eğilime özgü olmadığı gibi Muharrem ve itikaf etkinlikleri ve Erbain yürüşü de siyasi bir eğilime özgü değildir, belki bütün İran milletine ait olan ve İran milletinin inkılabi bir çizgi ve yönelime sahip olduğunu gösteren etkinliklerdir.
Geride bıraktığımız 95 yılı boyunca acı olaylarda yaşandı ki en sonuncusu, fedakarlık yapan ve hayatlarını yetiren aziz itifayecilerdi. Bu, acı bir hadiseydi. Acı hadiseler her zaman vardır ama önemli olan, halkın hareketi ve himmetinin ilerlelemeyi müjdeliyor olmasıdır ki Allah’a hamd olsun bu mevcuttu.
Bu yeni yıl da da İran milleti kendi ulusal birliğini ve nizama, inkılaba ve dini değerlere bağlılığını göstermeli ve kanıtlamalıdır. Ayrıca İran İslam Cumhuyetinin düşmanlarına karşı kendi hareketinin yönelişiyle ve hedefiyle övünmelidir.
Ekonomi, ülkenin öcelikli meselesidir, sadece bu yıla da mahsus bir şey değil, kaç yıldır ki bu mesele ülkenin acil önceliklerinin bir parçası haline gelmiş durumda ve bu yıllar zarfında ekonomik bir hareketliliğin doğru bir şekilde başlaması için bir takım çalışmalar da yapılmıştır.
İran milletinin bu günkü önceliği ekonomidir, düşmanın da önceliğinin ekonomi olduğunu görmeliyiz.
Bu gün İslam Cumhuriyetinin düşmanları kendi amaçlarını gerçekleştimek için ekonomik yol ve yordamların ve daha doğru bir deyişle, İran milletine ekonomik darbe vurmanın peşindeler.
Düşman, ekonomik baskı yoluyla İran milletini İslam düzene karşı soğutup bıktırarak halk ve İslami nizam arasında çatlak yaratmayı ve kendi amaçlarını gütmeyi hedeflemektedir. Fakat sizlere arzedeyim ki aptal ve imansız düşmanımız yıllardır bu hedefe ulaşmak için çabalamakta ve şimiye kadar başarılı olmamıştır ve bundan sonra Allah gücü ve kuvveti sayesinde başarılı olmayacaktır.
Düşman geniş propaganda yoluyla ülkenin ekonomi ve maişetle ilgili eksikliklerini İslam düzenine bağlamak için çaba içinde ve hedefi de budur. İslam düzenin İran milletinin ekonomi sorununu ve halkın temel problemlerini çözmeye kadir olmadığını ve olmayacağını ve mevcut düğümleri çözemeyeceğini lanse etmek istiyorlar. Bu meseleden suistifade ederek İslam düzenini dövmek istiyorlar. Bu, İslam düzenine karşı duydukları buğz ve kinlerinden kaynaklanan ve gerçeklikle bağdaşmayan bir iddadır.
İslam düzen ve İslam Cumhuriyetinin İran’a ve İran milletine yaptığı hizmetler, olağanüstü ve belirgin hizmetlerdir. Eğer ülkenin ve milletin durumunu İslami dönem öncesi yani tağut dönemindeki durumuyla karşılaştıracak olursak o zaman İslam düzenin ne büyük hizmetler yaptığı ortaya çıkacaktır.
Evet, bazı zaaflar vardır ve bunlar bizlerden kaynaklı zaaflardır. İslami düzen, bu ülke için büyük işler yapabilen iadereciler yetiştirmiştir, üstelik halkın her açıdan düşmanların yaptırımları ve baskılarının altında olduğu şu otuz küsür yıllık zaman zarfında bu büyük işleri yapabilmişlerdir.
Nerde inkılapçı, aktiv ve hareketli bir müdüriyetimiz olduysa ilerledik ve nerde hantal, pasiv ve inkılapçı olmayan müdüriyetimiz olduysa işler aksadı ya da yanlış yöne saptı. Yöneticilerimiz daha verimli ve motivasyon dolu olmalıdır . Allah gücü ve kuvveti sayeyinde öyle de olacaktır.
Ülkemiz insani ve tabii kaynaklar bakımından zengin ülkelerden sayılır; insan gücü bakımından 5 milyon öğrenci bir ülke için büyük bir servettir, buna ilaveten, yaklaşık 10 milyon üniversite mezunumuz var ki ülke için çok şey yapabilirler.
Bana ulaşan son bir istatistiğe göre, bizim gaz kaynakları açısından da ilk sırada yer aldığımız ortaya çıoktı, yani dünyada bizim kadar petrolü ve gazı bulunan bir ülke yoktur.