
Putin’in sürpriz Suriye ziyareti gündeme bomba gibi düştü. Verdiği en
çarpıcı mesaj, “Rusya’nın askeri birliklerini geri çekeceğini”
bildirmesiydi. Ama “Hmeymim ve Tartus’taki Rus üslerindeki askeri
konuşlanmanın kalıcı olarak devam edeceğini” söylemeyi de ihmal etmedi.
Bu açıklama Suriye’de savaşın sona erdiği yönünde iyimser
değerlendirmelere yol açtı. Gerçekten öyle mi? Suriye’nin kuzeyinde
geniş bir alanı kapsayan ABD destekli PYD/PKK varlığı var! Ayrıca
Fırat’ın doğusundan güneye inen bir koridor var! El Bukemal şehrine
kadar inen bu alanı ABD, PKK/PYD ile denetim altında tutuyor.
IŞİD YOKSA ABD DE YOK!
Gelişmeler
Avrasya cephesinde şöyle bir oyun planının kurgulandığını gösteriyor.
Hem Irak hem de Suriye’de IŞİD tehlikesinin yok edildiği gündeme
getirilerek, ABD’nin iki ülkeden de askerlerini geri çekmesi talep
edilecek! Zaten Irak Başbakan’ı Haydar El Abadi, zafer ilan ederek emeği
geçenleri kutladı. ABD, başından beri “IŞİD ile savaş” gerekçesi ile
iki ülkedeki eylemleri ve askeri faaliyetlerine meşruiyet kazandırmaya
çalışıyordu. Böylece, en azından diplomatik alanda ABD’nin elindeki en
büyük kozun elinden alınması hedefleniyor. Rusya, başından beri Suriye
Hükümeti’nin talebi ile BMGK’nın terörist örgüt olarak tanımladığı IŞİD
ve El Nusra ile savaştığını vurguluyor. Böylece uluslararası hukuk
çerçevesinde Suriye’deki eylemlerini gerçekleştirdiği yönünde dünya
kamuoyuna güçlü bir mesaj veriyor...
ABD SAHAYI TERK EDER Mİ?
Acaba
bu diplomatik atak ABD’yi Irak ve Suriye’deki hedeflerinden vazgeçirir
mi? Irak’ı başka bir yazıya bırakıp Suriye’yi mercek altına alalım. Daha
önce ABD, Rusya ile Halep-İdlib bölgesindeki teröristlere karşı ortak
hava harekâtı yapma konusunda anlaşmıştı. Ancak ABD tek taraflı olarak
anlaşmayı bozarak Suriye rejim güçlerini hedef aldı. ABD’nin diplomatik
manevralarla bölgedeki siyasi ve askeri hedeflerinden vazgeçeceğini
düşünmek biraz iyimserlik olur. Kaldı ki ABD’nin PKK/PYD’ye ihtiyacının
çok üstünde silah ve cephane vermesi bu ülkenin bölgede özel ve gizli
bir gündemi olduğunu gösteriyor. Hem ABD Dışişleri Bakanı hem de diğer
önemli görevliler şunu söyledi: “Siyasi bir çözüm sağlanana kadar
Suriye’deki askeri varlığımızı muhafaza edeceğiz.”
NASIL BİR ÇÖZÜM TÜRKİYE’Yİ RAHATLATIR?
Gerçekçi
olmalıyız! Rusya arzuladığı hedeflere ulaşmış olabilir ama
halihazırdaki durum Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit etmektedir.
IŞİD’in ortadan kalkması ile ABD Suriye’den çekilmez! Bahaneler
üretecektir! Türkiye, sınırları boyunca ABD’nin hamiliğindeki terör
kantonları ile baş başa kalmıştır.
Afrin sorunu kolaylıkla
çözülebilir. Ama Cezire ve Kobani kantonlarındaki tehdit acil ve
ciddidir. Bu tehdidi bertaraf etmek için başta Astana/Soçi
toplantılarına katılan ülkeler olmak üzere bölge ülkeleri güçlü bir
irade ortaya koymalıdır. Irak’ın PYD ile sınır güvenliği anlaşması
yapması bu terör örgütünün yeteri kadar anlaşılmadığını göstermektedir.
Bu konuda Rusya kapalı kutudur. Ayrıca PYD ile ortak operasyon yapması
oldukça düşündürücüdür. İran denge politikaları izlemektedir! Bu alanda
inisiyatif alması gereken ülkeler, Türkiye ve Suriye’dir.
PYD
öncelikle Suriye’nin sorunudur. Ancak Türkiye de sınırları boyunca
uzanan bir terör devletçiğine tahammül edemez! Suriye bilinen nedenlerle
Rusya ile bu aşamada bir anlaşmazlığı göze alamaz! Ama Putin’in
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı açıklamalardan, Esad’ın da PYD’ye karşı
olduğunu biliyoruz. Bu durumda harekete geçmesi gereken ülke
Türkiye’dir. Türkiye altın bir vuruş yaparak Suriye ile ortak bir zemin
yaratmalıdır. Böyle bir durumda çözüm inisiyatifi Türkiye ve Suriye’ye
geçer. Rusya ve İran ikinci planda kalır. Maalesef Türkiye bu hayati
sorunu çözmek için ne strateji oluşturabiliyor ne de diplomatik esneklik
gösteriyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Esad’ın Suriye’yi
birleştiremeyeceğini düşünüyor!” (NTV, 12 Aralık 2017) O zaman soralım,
kim Suriye’yi birleştirebilir? Hiç kimse kişisel duygu ve hesaplarını
ülkenin yüksek menfaatlerinin önüne koyamaz! Vebali büyük olur!
Amiral Soner Polat