Bundan önce de İran’da geçtiğimiz
haftalarda yaşanan bazı protesto eylemleri sırasında, Amerika Başkanı
Donald Trump yaptığı konuşmalarında veya sürekli attığı twitlerinde,
İran milletini desteklediği iddiasını gündeme getirdi. Oysa aynı zat
Amerika’da Başkan seçilerek Beyaz Saray'a girdiği ilk haftanın sonunda
ırkçı bir karara imza attı. Bu karara göre İranlı vatandaşların hangi
dine ve inanca veya siyasi eğilime mensup olursa olsun, Amerika
topraklarına girişi yasaklandı.
Dünya genelinde geniş tepkilere yol
açan bu sansasyonel kararın ardından gelen günlerde yaşanan kaos
sırasında, Amerika havaalanlarında ailelerini veya yakınlarını ziyaret
etmek için bu ülkeye giden yüzlerce İranlı vatandaş gözaltına alındı. O
günlerde Amerikan medyası Amerikalı sınır muhafaza memurlarınca
gözaltına alınan İranlı beş yaşındaki bir çocuğun görüntülerini
yayımladı. Yine o günlerde acil ameliyat edilmek üzere New York’a
sevkedilen İranlı bir çocuğun Amerika’ya giriş yapması ve hastaneye
ulaşması engellendi.
Amerika Başkanı Donald Trump’ın İran milleti ile husumeti bununla da bitmedi ve Trump BM genel kurul zirvesinde konuşma yapmadan önce yaptığı açıklamada İran milletini terörist millet hitap etti. Trump BM genel kurul zirvesinde yaptığı konuşma sırasında da defalarca İran İslam Cumhuriyeti nizamına hakaretler yağdırdı ve Fars körfezini çakma adı olan Arap körfezi olarak telaffuz etti. Aslında ilk kez Amerika’da bir Başkan üç bin yıldır Fars körfezi adı ile bilinen ve tanınan bu körfez için çakma bir ad kullanıyordu.
Bundan başka, Amerika Başkanı Donald Trump Beyaz Saray'a girmeden önce ve girdikten sonra şimdiye kadar bir çok kez İran ve 5+1 grubu arasında imzalanan ve BM güvenlik konseyi tarafından da onaylanarak uluslararası bir boyut kazanan Bercam nükleer anlaşması hakkında tehditler savurdu ve bu anlaşmadan çekileceğini ve anlaşma çerçevesinde askıya alınan yaptırımları yeniden uygulayacağını ilan etti. Oysa İran’a dayatılan haksız nükleer yaptırımların yüzünden İran milleti Allah vergisi petrol kaynaklarının satışından elde ettiği mali kaynaklardan yararlanmaktan mahrum bırakılmıştı ve hatta İran’ın gıda maddeleri ve ilaç gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması, ciddi sıkıntılarla karşılaşmıştı. Gerçi İran milleti nükleer haklarına kavuşmak için bu yaptırımlara göğüs gererek katlandı. Fakat şimdi bu yaptırımların yeniden uygulanacağı yönündeki tehditlerin tüm İranlı vatandaşları etkileyeceği ortadadır. Oysa UAEA şimdiye kadar defalarca İran’ın, Bercam nükleer anlaşmasına bağlı kaldığını onayladı.
Şimdi tüm bu anlatılanlardan hareketle, İran milletinin ABD Başkanı Trump’ın, "Biz İran milletinin yanındayız" yaftasına inanması mümkün bile olmadığı açıkça ortadadır.
Amerika’da İranlıların milli konseyi Başkanı Trita Parsi ise Trump’a hitaben şöyle diyor: Sayın Trump, siz İran milletini Amerika’daki yakınlarını ziyaret etmekten men ettiğiniz halde nasıl bu milletin yanında durduğunuzu iddia edebiliyorsunuz?