“Yakınlara Hakkı ver” mealindeki buyruk
Gözetmiyordu soy-sop,kabile veya uyruk…
Allah’ın iradesi açıklandı ümmete
Verildi “Fedek” bağı,Kevser-i İmamet’e
Silah zoru olmadan sadır olan bu payı
Allah sundu Zehraya,” yani bütün dünyayı”
Böyle birçok ayetle yazıyor bunu kur’an,
Tefsirler dirayetle açıklıyor bin Furkan…
Nebiyy-i mükerremin artık son hicretiydi
Bu, keder ve elemin mutlak işaretiydi…
Mübarek aziz naaşı toprağa verilmeden
İlk darbe sesi geldi, o Batıl SAKİFE’den…
İş onunla kalmadı ,başka yola bakıldı
Nebevi tüm hadisler toplanarak yakıldı…
Kitap yeter diyenler Kur’ana dayanmadı
Ancak, asil müminler şeytana aldanmadı
O hicran günlerinde mirasa el koyuldu,
Hak ve Hukuk madeni Al-i aba soyuldu,
Ondan birkaç gün önce evleri basılmıştı
Risalet madeni’nin kapısı yakılmıştı
Ahh!.. İlk mazlum Ali’nin O yaralı yaveri,
Olmuştu baskın günü Velayet dilaveri…
Kanadı kırık Masum doğrulup kalktı yerden
Hesap sormaya gitti, o gasıp hainlerden
Tutarak ellerinden Hasan ile Hüseynin
Yürüdü mahkemeye, davası vardı “Dinin”
Ne hakla edilmişti Hukuka müdahale?...
Olacaktı yeniden “Bir başka Mübahale”…
Davaya bak ağlama!.. Zehra’ya bak ağlama!
Betül’ü yalanlayan “Kadı”ya bak ağlama!....
Mescid siyah büründü simsiyah utancından
Mihrap yerde süründü Fatıma hicabından..
Ne hüzünlü bir dava, haklar zorla gidecek..
Neredeyse mescide yıldırımlar inecek!...
Yalancı tanıklarla döndüler adaletten
Zaten onlar yoksundu insani asaletten
Nedeni çok açıktı O korkunç ihanetin…
İhtiras ateş yaktı göğsünde o …
İman tohumu asla kalplerde yeşermedi,
Velayet mihrabına kin seccade sermedi…
Fedek maddi kaynaktı “İmamet” uhdesinde,
Mühim bir dayanaktı siyaset sahnesinde…
O ciddi açıdan da Ehlibeyti vurdular,
Mazlumun hakkı ile zalimi doyurdular….
… Hakim yerinde bir … oturunca,
Fatıma’ya şahidin var mı, diye sorunca!....
Mazlumiyyet kılıcı kınından çekilmedi,
Ahd’e vefakar Ali, öfkeye yenilmedi…
Merhamet mescidinde bir zulüm yaratıldı
O adalet evinde gökyüzü ağlatıldı..
O dönekler yüzsüzce her şeyi inkar etti
Bu; Allah’a Resul’e Kur’ana hakaretti!....
Can boğaza gelmişti, acı nasıl dinerdi..
Bir ilense oraya gökten ateş inerdi.
Kahrederek zalimi, yakardı melaneti
Zehranın bedduası Allahın’da laneti….
El açtı gökyüzüne bir kolu kalkmıyordu,
Belalar yağdıracak, Ali bırakmıyordu!...
Ey rahmet yadigarı! Ey benim kahır-gülüm
Ağlatma alemleri Mihriban sabır gülüm…
Bir elini bastırdı, yaralı sinesine,
Darbeyle çökertilen sırlar definesine!...
O halde dinleyerek mazlumlar güneşini,
Kırmadı Rahmet kızı İmam olan eşini!..
Kerbelayi Hüseyin YALÇIN
ABNA