Zümer suresinin 38 ila 41 ayetlerinin tefsirini beyan eden Kum ilim havzasının seçkin üstatlarından ve taklit mercilerinden Ayetullah Cevadi Amuli, Zümer suresinin Mekki surelerden olduğunu söyledi ve şöyle dedi: Diğer Mekki sureler gibi bu surenin de içeriğini tevhid, nübüvvet ve mead konuları oluşturmaktadır. Bir miktar ahlak ve fıkıhtan da söz edilmiştir. Tevhit iki kısımdır; zatta tevhit ve rububiyette tevhit. Aynı şekilde lşirk de iki kısımdır; zatta şirk ve rububiyette şirk. Zatta müşrik olan kimseler yaratılış aleminin kaynağı olarak Allah’ı görmezler ve Allah’ın kainatın yaratıcısı olduğunu kabul etmezler. Rububiyette müşrik olanlarsa Allah’ın yaratıcı olduğunu kabullenmekle birlikte işlerin tedbir ve takdirinde başka varlıkları Allah’ın yerine koyarlar. Mekke müşrikleri Allah’ın yaratıcı olduğunu kabul etmekle birlikte işlerin tedbir ve takdirinde putları etkili görüyorlardı. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’deki şirkle ilgili ayetler çoğunlukla rububiyette şirk konusuna matuftur.
Kur’an müşriklerin bu mantığını reddediyor ve şöyle diyor: Yaratma işi daha zor olduğu halde bu işi Allah yaptığını kabul ediyorsunuz da işlerin tedbir ve takdirinin O’na ait olduğunu ne diye reddediyorsunuz?! Şöyle buyuruyor:
Onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, kuşkusuz, “Allah.” derler. De ki: “Sizce Allah bana bir zarar dokundurmak istese, Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız, O’nun verdiği zararı giderebilirler mi? Veya bana rahmet etmek istese, O’nun rahmetini önleyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter. Güvenenler (tevekkül edenler), sadece O’na güvenirler.”
Yüce Allah bu ayette Peygamberi (s.a.a) en fazla kaygılandıran meselede o hazreti teselli etmiş ve müşriklerin fıtratına hitap etmesini istemiştir. Zatta tevhit konusu, yani her şeyin yaratıcısının Allah olduğu gerçeği herkesin derununda vardır. Bu gerçeği kabul eden birine yaratılıştan deliller getirmek suretiyle onun yanlış düşünceleri izale edilir. Burada da şöyle deniliyor: Acaba Allah’a rağmen bir gücün bu kainatın gidişatını olumlu veya olumsuz yönde değiştireceğini mi düşünüyorsunuz?! Ey Peygamber, sen bu insanlara âlemi çekip çeviren ve işlerin tedbirini elinde bulunduran gücü anlat. İnsanı, ölümü, hayatı bunlar için açıklarsan onlar doğru yola gireceklerdir. Onlara varlık âleminin başlangıçta kapalı olduğunu, onu bizim açıp yaydığımızı; sonra göğü serip döşediğimizi anlat, başlangıçta bir duman olan yıldızlara ışık verip aydınlattığımızı anlat.
Onlara ölümle bu hayatın sona ermediğini, her şeyin bitmediğini anlat. Din, ölümü size anlatmak için gelmiştir. İmam Hüseyin (a.s), Kerbela girdabında ölümü bizim için mana etmiştir. Hazret o koşullar altında şöyle buyurmuştur: İnsanların çoğu ölümü, herkesin içine düşeceği bir çukur olarak görür. Halbuki böyle değildir. Bedenin o çukura düştüğü doğrudur ama ruh asla oraya girmez. Ölüm insanı berzaha ulaştıran bir köprüdür. Bu köprünün sağlam olması gerekir. Kim bu köprüyü sağlamlaştırırsa üzerinden daha rahat geçecektir. Fakat bu köprü ne kadar zayıf ve kaygan olursa insan için o kadar gaddar olur. Resulullah’ın (s.a.a) beyanında “ölümün mümin için bir hediye olduğu” ifade edilmiştir. Evet, mümin insan için ölümden daha üstün bir hediye yoktur. Çünkü mümin öldüğünde tüm vücudu lezzet alır ve ölümünün ardından peygamberler ve Allah dostlarını görür, onlarla bir araya gelir.
RASTHABER