Şrift ölçüsü:
A+
A
A-
14 Aralık 2014

Zeynebî Olmak

Allahˈın Adıyla…

Dünya kadınlarının hanımefendisi Hz. Zehra (s.a) ve Kerbela kahramanı Hz. Zeynep tarih boyunca eşine rastlanmayan örnek bir anne-kızdır.
Bu iki yüce kadının üstünlükleri hem soy bakımından hem de takva bakımından benzerlik tașımaktadır.

Soy açısından Hz. Zehra Hz. Muhammed’in (s.a.a) kızı idi. Hz. Zeynep ise vasilerin efendisi, Hz. Ali’nin (a.s) kızıdır. Hz. Fatime’nin annesi Hz.Peygamberin en çok sevdiği eşi Hz. Hatice’dir. Hz. Zeynep’in annesi ise Ümmü Ebiha Hz. Zehra’dır. Hz. Zehra (s.a) Peygamberin terbiyesi altında büyümüştü. Hz. Zeynep ise Allah’ın velisi, Hz. Muhammed’in varisi ve nefsi olan Hz. Ali’nin terbiyesi altında büyümüştü. Hz.Zehra’nın Hasan ve Hüseyin adında iki oğlu Allah yolunda şehit oldu. Hz. Zeynep’in de Avn ve Muhammed adında iki oğlu Aşura günü canlarını Allah yolunda kurban ettiler.

Takva bakımından da yine aynı șekilde Hz. Zeynep (s.a) sahip olduğu ilmine amel edenlerdendi, bu bakımdan da annesi Zehra (sa) gibi takva sahibiydi, zira ilim ve amel, iki kanat gibidir. Bu iki güç kimde daha fazla olursa onun fazileti, büyüklüğü de daha fazla olur. Tek kanatlı kușun uçamayacağı gibi, hayata geçirilmeyen, amel edilmeyen ilim de insana takva kazandırmaz.

Hz. Zeynebˈi (sa) ӧzellikle hanım kardeșlerimiz, sadece Kerbela’daki dik durușu ve Kerbela mesajını tüm çağlara ulaștıran çok ӧnemli bir gazateci rolü ile hep bilir ve tanırlar. buradan yola çıkarak da gazeteciliğe soyunurlar çoğu zaman, tabiki bu rol, Hz. ZeynebˈI (sa) Zeynep yapan çok ӧnemli unsurlardandır. Ama acaba bu gӧrevi ne zaman üstlendi, neler oldu da bu gӧrevi üstlendi, bu gӧrevi kendisi mi üstlendi yoksa emir mi olundu? Ve hangi ilmiyle amel etti de bu gӧreve layık gӧrüldü? Bu soruları ayrı ayrı irdelemek analiz etmek gerekiyor.

Zira seçilmiș tüm Peygamberler (as) Peygamberliğe layık oldukları için seçilmișlerdir. Peygamber oldukları için masum olmamıșlardır.
Zira Kelime-i Șehadetˈte Eşhedu en lâ ilâhe illellâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resûlü. Diyoruz yani Hz. Muhammed (saa) ӧnce (ebd) kuldu, yani Allahˈa en layık kul olduğu için Peygamber olarak seçildi, aynı șekilde Hz. Zeynep de Allahˈın en değerli kullarından biriydi ki, Kerbela gibi İslamˈın dӧnüm noktalarından bir kıyamın yașandığı hareketi, çağlara ulaștırma gӧrevi ile gӧrevlendirilmiștir.

Kerbela’da İmam Huseyinˈin (as) șehadeti, sonrada İmam Zeynelabidinˈin (as) hastalığı sebebi ile o büyük gӧrev ve ağır yük kendisine emanet edilmiștir.

Yani Hz. Zeynepˈin(sa) Kerbelda kardeși Hz. Huseyinˈin (as) sağ olduğu sürece sukut ettiğini ve oradaki o namehremlerle hiç bir șekilde konușmadığını gӧrüyoruz.

Zira Hz. Fatime (sa) buyuruyor ki: “bir kadın için en faziletli șey namahrem yüzü gӧrmemesidir”, bu sӧze ta son ana kadar itaet etti ve hiç bir șekilde namahremlerle diyaloğa girmedi. Ancak, Kufe valisi ibn-i Ziyad (la), sonra da Yezit (la) Hz. Zeynelabidinˈi (as) șehid etmek istediklerinde, o vahși mahluklarˈın cevabının verilmesi gerekiyordu, bu șekilde Ehl i beytˈin bir büyüğü olarak, Yezitˈi rezil eden o bilinen hutbesini haykırmak zorunda kalmıștır.

“Hz. Zeynelabidinˈi (as) ӧldürmek istiyorsan ӧnce beni ӧldürmen gerekiyor”, vurgusunu yapmıș ve Hz. Zeynebˈin (sa) bu kararlı tutumu karșısında Yezit ve valisi buna cesaret edememișlerdir. Zira Arap kültüründe erkekler, kadınlara karșı davranıșlarında ӧlçülüydüler. Bir bașkasının kadınına karșı el kaldırmak, güç kullanmak çok kınanan bir davranıștı, o kalpleri tașlașmıș vahși mahluklar bile kadınlara az da olsa ӧlçülü davranmak zorunda kalmıșlardı, aksi taktirde halktan çok tepki alacaklarını biliyorlardı, o yüzden Hz. Zeynebˈin(sa) bu davranıșı, İmamını korumak ve o vahșileri rezil etmek için kaçınılmazdı,

Zaten Hz. Zeynep (sa) ve diğer hanım ve çocukların Kerbela’ya gӧtürülüș sebeplerinden biride buydu, zira Hz. Hüseyin’in (as) kardeși Muhammed Hanefi imam Hüseyin’e (as): “Kardeşim madem gidiyorsun bari aileni çocukları gӧtürme” dediğinde İmam șӧyle buyuruyor: ” Bizi șehid olarak gӧrmek isteyen Allah, bu hanımları ve çocuklarıda esir olarak gӧrmek istiyor.”

İște yukarıdaki felsefe ve düșünceden dolayıdır ki onların zahirde esir (tabi o vahșilerˈin nezdinde) ama gerçekte dünyanın en ӧzgür insanlardı ve Kerbela kıyamının mesajını o zamanda gittikleri her yer ve beldede duyurmuș haykırmıș aynı zamanda günümüze kadar ulașmasına sebep olmușlardır. Zaten bilindiği gibi Kerbela’da imam Zeynelabidin (as) hariç bütün erkekler șehid edilmișlerdir. Yani hanımlar ve çocuklar olmasaydı Kerbela Kerbela’da kalırdı.

Yukarıda değinmeye çalıștığımız Hz. Zeynep (sa) profili elbette Zeyneb’i Zeynep yapan, Zeynep derken aklımıza gelen ilk ve en ӧnemli ӧzelliği ve profil yapısıdır.

Ama İslam ahlakında, kadınların Hz. Zeynep (sa) olabilmeleri için,
-Kadınların Zeynep gibi mücahide olabilmeleri neye bağlıdır?
– Kadının cihadı nasıl olmalıdır? Nasıl cihad edip cenneti kazanmalıdır?
– Kısaca Zeynep yani ziynet nasıl olunmalıdır? Ona kısaca bakalım,

Ӧncelikle Hz. Emir-ül Mû’minin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadının cihadı, kocasına karşı olan görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek (ve onu hoşnut etmesidir.)”

Ve yine bir gün Ensar kadınlarından birisi olan Esma bint-i Yezid, ashabının arasında bulunduğu bir sırada Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna vardı ve şöyle arz etti: “Anam, babam sana feda olsun; ben kadınların bir elçisi ve temsilcisi olarak huzurunuza varmıș bulunmaktayım.

Allah seni hak olarak bütün erkek ve kadınlara göndermiştir. Ve biz sana ve seni gönderen Rabb’ine iman etmiş bulunuyoruz. Biz kadınlar, siz erkeklerin evlerinde oturarak, sizlerin isteklerini yerine getirmekte ve evlatlarınızın yükünü taşımaktayız. Siz erkekler ise Cuma namazı, cemaat namazı, hasta ziyareti, cenaze merasimine katılma, haccetme ve hepsinden de önemlisi Allah yolunda cihad etme gibi amellerle biz kadınlara üstün kılınmışsınız. Sonra hacca, umreye veya sınırları korumaya çıktığınızda, elbiselerinizi dokuyan ve çocuklarınızı eğiten yine bizleriz. O halde ey Allah’ın Resulü, sevap ve mükafat açısından sizinle bir ortaklığımız var mı?”

Allah Resulü (s.a.a) kadına dönerek şöyle buyurdu: “Ey kadın, git ve seni bekleyen kadınlara söyle ki, sizden her kim eşine karşı vazifelerini en güzel şekilde yerine getirir ve onu hoşnut etmeğe çalışır ve ona itaat etmeğe çalışırsa, erkeklerin alacağı o kadar sevabın hepsi ona da verilecektir.” Bunu duyan kadın sevinçli bir şekilde ve tekbir getirerek Allah, Resulü’nün, huzurundan, ayrıldı.

İşte ilahi adalet buna derler. Kadın-erkek arasındaki eşitlik böyle mi sağlanır, yoksa kadınlara da erkekler gibi, yaradılışları gereği kaldıramayacakları bir takım ağır yüklerin ve sorumlulukların yüklenmesiyle mi? Evet! İnsanların amelleri, doğuracağı sonuçlar ile ölçülür; bu açıdan ise görüldüğü gibi kadınlara da erkeklere verilen mükafatların aynısı verilecektir; elbette vazifelerini yerine getirdikleri, takdirde.

-Acaba Zeynep (sa) bir evlat olarak nasıldı ve kimin elinden eğitim aldı?
-Bizim elinde ve evinde eğitim aldığımız aile yapısı nasıldır?
-Veya biz șimdi bir ev ve aileyiz, nasıl olmalıyız?
-Acaba Zeynep (sa) imamet evinde almıș olduğu eğitimle bir eș olarak gittiği evde nasıl bir eș oldu?
-Eșine itaat konusunda bir eksiklik yaptı mı? eșinin izni olmadan dini tebliğ için bile olsa dıșarı çıkıp, eșinin razı olmadığı hal ve hareketlerde bulundu mu?
-Günümüzün tabiri ile popilizm yada medyatik olma peșinde koștu mu?
Zira Kerbela’ya İmam Hüseyin (as) ile birlikte gitmeyi de nikah aktine koymuș ve nikah șartı yapmıștı, çünkü bu kadar kutsal gӧrevde bile eșinin izni ve rızası olması gerektiğini biliyordu. yani Hz. Zeynep (sa) o kadar ince ruhlu İslami ӧğretilere vakıf ve sadıktı ki ta yıllar ӧncesinden O’na verilecek olan gӧrevin bilincinde ve șuurundaydı. Ayrıca evliliğinde Allah rızasını en üst düzeyde gӧzetmiș ve imam Hüseyin (as) ile birlikte Avn ve Muhammed adında iki oğul yetiștirip Kerbela’ya kurbanlık olarak gӧtürmüștür.

-Yani 13 yașındaki Hz. Kasım gibi șuurlu, ӧlümü baldan tatlı gӧren evlatlar yetiștirmeden Zeynep olunur mu?

-“Zeynebiyim” diyen hangi kadın 13 yașındaki çocuğuna Allah yolunda ӧlümün baldan tatlı olduğunu așılayabilmiș,

-ve yine çağımızın Hüseyinilerini, Aliekberlerini, Rugeyyelerini yetiștiren annelik rolünü ne kadar ӧrnek alıyoruz?

-Hz. Zeynep (sa) günümüzdeki gibi kadın hegemonyasını ve Feminizmi kabul edermiydi?

Yani kısaca eșinin izni ve rızası olmadan Allah rızası için bile olsa birșeyler yaparmıydı?
Yani Allahˈın rızasını kazanacağı ümidiyle hareket ederken, günaha düșme ihtimalini gӧz ardı etmek ne kadar akıllıca? Oysa imam Hüseyin (as) buyuruyor ki: “Halkı (toplumda birilerini) razı etmek için Allahˈı gazaplandıran topluluk asla kurtulușa eremez”

Yine bir eș olarak Hz. Rubabˈın (sa) Kerbela’da 6 aylık Ali Asgerinin günlerce susuzluğunu bildigi halde, o küçücük yavrusuna en doğal hakkı olmasına rağmen su istemekten haya etmiș, İmam Hüseyin’den (as) su isteyip eșini utandırmak istememiștir. Buradaki inceliği hangi Zeynebi kardeșimiz ӧrnek alıyor?

Günümüzde bırakın zaruri ihtiyaçları, lüx olan arzu ve isteklerimiz için acaba kaç tanemiz eșimizle kavga edip boșanma haddine gelmișiz? Bu gün boșanmaların çoğaldığı, aile yapısının dağıldığı, aile içi șiddetin, geçimsizliğin ne kadarının sorumlusu Zeynebiler (!) ne kadarı Aliekberler (!) dir.

Zira Aliekberleri, Hüseyinleri de yetiștirecek olan yine aziz Zenyebi Anneler değil midir?

Yani Zeynebi kardeșlerin, annelerin ӧncelikli ve en kutsal gӧrevlerinin Hüseyni evlatlar yetiștirmek olduğunu sӧylemek çok yerinde olacaktır. zira Hz. Peygamber efendimizin kızı Hz. Fatime (as) ile Hz. Ali’nin (as) evliliklerinde onların gӧrevlerini onlara hatırlatarak Hz. Fatimeˈnin (sa) ev ișlerinde yetkili ve gӧrevli, İmam Ali (as) ise dıș ișlerle gӧrevlendirdiğini gӧrüyoruz. Bu șekilde herkes yapması gereken asli gӧrevini yaparsa ancak bașarının olabileceğini çok iyi biliyoruz. Yaptığımız ișlerde Allah rızası varsa eğer gӧrevin büyüğü küçüğü olmaz.

Yok yaptıklarımız medyatik olmak içinse, gӧsteriș ve riya varsa Allah korusun yaptığımız iș ve davranıș ne kadar büyük olursa olsun, binlerce insana faydamızda olsa, Allah nezdinde hiç bir değeri yoktur. Zira ahiret günü yaptıklarımızın karșılığını Allahˈtan beklerken Allah nida eder. Ey falani senin o yaptıkların yerinde, bir çok insanda faydalandı ama sen o hareket ve davranıșı benim için yapmadın. Filanilar seni alkıșlasınlar diye yaptın, dolayısı ile git karșılığını ondan al….

Tüm hal ve davranıșlarımızı Allahˈın rızasını kazanmak için yapmak ümidi ile….

Mehmet Yüksek

rasthaber
1204 بازدید
در حال ارسال اطلاعات...