Abdest (Arapça: الوضوء), yüz ve ellerin, baş ve ayakların İslam şeriatında açıklandığı gibi yıkanması ve mesh edilmesidir. Abdest kendi kendisine müstaaptır ve namaz ve tavaf gibi bazı ibadetler için farz olmaktadır. Bazı yerlerde abdest yerine gusül ve teyemmüm alınmaktadır. Abdest üç şekilde alınmaktadır: Tertibi, irtimasi ve cebireyi.
Kur’an, abdest ayetinde[1] abestin niteliğini, hadisler ise önem ve kısımlarını açıklamıştır. Hadisler ve ahlak üstatları her daim abdestli ve taharetli olmayı tavsiye etmişlerdir.
Abdest/Vudu, sözlükte “v-d-e” kökünden ve “temizlik ve nezafet” anlamına gelmektedir. Abdest, Kur’an ve sünnette belirtildiği şekilde yüz ve ellerin yıkanması ve baş ve ayakların mesh edilmesidir. Beden ve ruhun temizliğine neden olduğu için bu eyleme abdest/vudu denilmiştir.
Abdest almak kendiliğinden müstahaptır, ancak namaz kılmak, tavaf etmek, Kur’an’a ve Allah’ın isimlerine ve ihtiyat gereği Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) ve Ehlibeytinin isimlerine el sürmek için farz olur. Kur’an’ı yanında bulundurmak, Kur’an okumak, dua okumak, cami veya ziyaretlere gitmek… gibi yerlerde abdestli olmanın sevabı birkaç kat artmaktadır.
Kur’an’da abdestten bahseden tek ayet Maide Suresinin 6. Ayetidir: “Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinizle beraber ellerinizi yıkayın, başlarınızı ve topuklara kadar ayaklarınızı mesh edin.”
Ehli sünnet, Şiaların aksine bu ayeti yorumlamış ve üç şekilde Şialarla farklı görüş ortaya koymuştur: Ellerin yıkanma yönü, başın meshedilme miktarı ve ayakların yıkanması.
Vesailu’ş Şia ve Müstedreku’l Vesail adlı kitaplarda abdest hakkında 565 hadis nakledilmiştir. Bu da abdestin önemini ortaya koymaktadır. Bu hadislerden bazıları abdestin şeri hükümlerini, bazıları da başka boyutlarını ele almaktadır:
|
Abdest üç çeşittir. Normal koşullarda abdesti tertibi (bilindiği şekilde) veya irtimasi olarak almak mümkündür ve bazı yerlerde ise cebireyi şeklinde alınması gerekmektedir.
En yaygın olarak bilinen ve uygulanan abdest alma şekli tertibi abdesttir. Bu abdestte önce niyet edilir[9] ardından önce yüzler, sonra sağ ve sonra sol kol (ellerle birlikte) yıkanır ve ardından başın ön kısmı ile ayakların ön kısmı elde kalan ıslaklık ile mesh edilir.
Yüzü genellikle saçların çıktığı yerden aşağıya doğru çeneye kadar yıkamak ve yıkarken elin genişliği (baş parmaktan, serçe parmağı arası) miktarınca yıkamak gerekir. Eller ise dirseğin birazcık üst kısmından parmak uçlarına kadar yıkanır. El ve kol yıkanırken saat altı, yüzük altı, bilezik ve künye altları da yıkanmalıdır. Birinci defa yıkamak farzdır, ikinci yıkamak ise müçtehitlerin çoğuna göre caizdir, ancak üçüncü defa yıkamak haramdır, ama abdesti batıl etmez, ancak eğer sol kol üç kere yıkanır ve o ıslaklıkla mesh yapılırsa (abdest suyu olmayan) izafi suyla mesh edildiği için bu kez abdest de batıl olur.
Erkekler kolun dış kısmından, kadınların ise iç kısmından yıkaması müstahaptır.[10]-[11] Abdestte el ve yüzdeki kılların yıkanması gerekir ve eğer sakal, bıyık ve kaşlar içi görülecek kadar kısa ise abdest suyunun oralara ulaşması da gerekir, ancak eğer içerisi görülmeyecek kadar ise üstün yıkanması yeterlidir (suyun deriye ulaştırılması gerekmez).
El ve kollar yıkandıktan sonra ellerde kalan ıslaklık ile bir kere başın ön kısmına ve bir kez sağ ayağa ve bir kez de sol ayağa mesh edilir. Başın meshi başın ön kısmındaki saça (başın tepesinden, alına kadar) veya saçın uç kısımlarına yahut derisine yukarıdan alına doğru yapılmalıdır. Eğer saçı fazla ise saçın bittiği yere veya derisine mesh edilebilir. Başın meshi her ne kadar olursa yeterlidir, ancak bir parmak uzunluğu ve üç kapalı parmak genişliği kadar olması müstahaptır (bazı fetvalara göre bu miktar farz ihtiyat gereğidir).[12]
Mesh sırasında baş ve ayakların sabit olması (hareketsiz) ve elin onlara (onların ele değil) çekilmesi gerekmektedir.[13] Ayakların meshi, ayak parmak uçlarından topuklara kadar olmalıdır (bazıları ayak üzerindeki çıkıntıya kadarlık kısmı yeterli bilmektedir).
El ve yüz ıslakken abdest almanın bir sakıncası yoktur, ancak el ve yüze dökülen su önceki suya galebe çalmalıdır. Abdest sırasında ayak ve başın kuru olması şarttır.[14]
İrtimasi abdestte suyu el ve yüze dökmek yerine onları abdest kastıyla yukarıdan aşağıya gelecek şekilde suya daldırmak veya yukarıdan aşağıya doğru suya sokmak ve abdest kastı ile yukarıdan aşağıya doğru gelecek şekilde sudan çıkarmak ve elin ıslaklığı ile baş ve ayakları mesh etmektir.[15]-[16]
Bedenin kırık veya yara olan kısmının bir şeyle sarılması (bandaj veya sargı bezi ile) yahut yaranın üzerine sürülen krem veya merheme cebireyi denir. Bu şekilde alınan abdeste cebireyi abdest denir.
Bandaj ve sargının çıkarılması zor olursa yahut çıkarılmasının zararı olursa yahut yara veya kırık yerin üzerine direk suyun temas etmesi yahut el sürülmesi mümkün olmazsa cebireyi abdest alınır. Şöyle ki yıkanılabilecek yerler normal şekilde yıkanır, sargılı ve bandajlı yerler elin ıslaklığı ile meshedilir.[17]
Eğer cebireyi her yeri kaplar veya azaların çoğunluğunu kapsarsa, cebireyi abdest yerine teyemmüm almak gerekir (bazı müçtehitler teyemmümle birlikte cebireyi abdestin alınmasını da gerekli bilmektedirler).[18]